Önsözden önce birkaç satır başı:
1986’da "077 Hızır Acil Servis” adıyla ilk ambulans servisi kuruldu.(3 büyükşehirde)
1989-90 John R. Fowler, FACEP Türkiye’de DEU’de çalışmaya başladı.
1991-1992’de Hızır Acil "112” adını alarak hizmete devam etti.
1993’te Bakanlar kurulu acil tıp uzmanlık eğitimini onayladı (30 Nisan)
1994’te Paramedik eğitimi başladı (İzmir, DEU)
1994’te Acil tıp uzmanlık eğitimi başladı
1995’te TATD kuruluşu (İzmir)
1997’de ilk Acil Tıp Sempozyumu
1997’de Türk Tabipleri Birliği – Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu (TTB-UDEK)
Acil Tıp Uzmanlığını üye olarak kabul etti (TATD)
1998’de İlk Acil Tıp Uzmanları belge aldı.
1999’da ATUDER kuruluşu (Bursa)
2001’de Türkiye’de afet- acil alanında ilk Uluslararası kongre yapıldı: Afet ve Acil Tıp
Kongresi (WADEM, İstanbul)
2002’de Acil Tıp Uzmanlık eğitimi ve acil servis standartları ilk kez yayımlandı (İzmir,
DEU)
2003’te Acil tıpta ilk doçentler belge aldı.
2004’te Acil Tıp Yeterlik Kurulu (ATYK) 1. Genel Kurulu yapıldı
2004’te 112 ambulanslarına ve acil servislere paramedik atamaları yapıldı.
2006’da Eğitim ve Araştırma Hastanelerinde acil tıp uzmanlık eğitimi başladı (bir seferde
200 kadro).
2007’de İstanbul Sağlık Müd.de önemli pozisyonlarda acil tıp uzmanları çalışmaya başladı.
2008’de ilk orijinal çok yazarlı acil tıp kitabı yayınlandı. (Kardiyak Aciller)
2009-10’da Acil tıpta ilk profesör atamaları yapıldı.
2009: Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği yayımlandı, acil tıp asistanlarının rotasyon süresi
13 aya indi.
2010 sonrasında 112 başhekimlikleri, Sağlık Bakanlığında önemli pozisyonlarda acil
tıp uzmanları çalışmaya başladı.
2011: Eğitim ve Araştırma hastaneleri ilk uzmanlarını verdi.
2014’te doçentlik sınav jürileri tamamen Acil Tıp Uzmanlarından oluşmaya başladı.
2018’de ilk Acil Tıp Yeterlik Sınavı yapıldı (TATD, Antalya).
2019 ADEM-AFAT kuruluşu (İstanbul)
2020’de ilk tek yazarlı orijinal acil tıp kitabı yayınlandı (Göğüs Acilleri, İstanbul)
Ülkemizde sağlık hizmetleri son 27 yıldır acil tıp uzmanlığı ile yeni bir kulvara
girmiştir. On yıllardır konuyla ilgili özel bir eğitim almadan göreve başlayan pratisyen
hekim ve diğer uzmanlıktan hekimler eliyle yürütülen acil servis hizmetleri,
90’lardan itibaren önemli şekilde değişikliğe uğramıştır. 2000’lerde hızla artan acil
tıp uzmanı sayısıyla ilçe devlet hastanelerine kadar acil tıp hizmetleri sürekli o klinikte
çalışan ve işin uzmanlık düzeyinde eğitimini almış hekimler eliyle yürütüldüğünde
eskiye göre fark sadece tıp topluluğuna değil, doğrudan topluma yansımıştır.
Acil tıp şu an ülkemizde en fazla eğitim etkinliği yapan klinik branştır. 1994’te
yeni başlamış olan acil tıp uzmanlığı 2020 yılında 4.000 kişiden fazla adanmış, genç
bir meslek grubu ile olgunlaşmaya devam etmektedir. 70’ten fazla profesör, 120’den
fazla doçent ile bilim ortamına belirgin katkıda bulunmuştur.
Acil Tıp bu 27 yıl içinde bebeklik, çocukluk dönemlerini geçip olgunluk dönemine
girmektedir. H indeksi 20’nin üzerinde yazarları yetiştirmiş, yurtdışı nitelikli
yayınlarda belirgin sıçramaya tanık olmuş, öğretim üyesi başına SCI kapsamında en
fazla yayın yapan klinik branşlardan biridir.
Acil tıp diğer klinikleri de değiştirmiştir. Artık akut karın ağrısında analjezi
gereksinimi tartışılmıyor, resüsitasyonda yenilikler acil tıbbın katkısı olmadan değerlendirilemiyor.
Ağrı, dokuların hoşa gitmeyen uyarılara karşı kendini savunma mekanizması
olarak en ilkel canlıdan insana kadar önemli işlev görmektedir. Ağrı duyusu olmasa
durdurulamayan, çok daha fazla doku hasarı ile karşılaşacağımız ortadadır. Bu olumlu
özelliğine karşın ağrı aynı zamanda vücudun günlük işlevlerini ve fizyolojisini bozan
bir disfonksiyonel duyu da olabilmektedir.
Genel anlamda ağrı ve analjezi ilkelerine yönelik bilgi veren, yabancı dillerden
çevrilmiş veya Türkçede yazılmış birçok yapıt bulunmakla birlikte acilde ağrı değerlendirme
ve tedavisine odaklanan, değişik mesleklerden bakım sağlayıcılara ortaklaştırılmış
bir dil ile kolay okunur, pratik bilgi sunan kaynak yok gibidir. Ağrının
hem saptanması, belirlenmesi, hem de yönetiminde kullanılacak farmakolojik
ve non-farmakolojik yöntemlerle ilgili bir netlike sağlanamamıştır. Özellikle kanıta dayalı tıp ile yeni tanışmakta olan ülkemizde ağrı kesici özelliği olmayan
ajanların sık olarak pratikte ağrı tedavisinde kullanılmaya çalışılması bu konudaki
açığı ortaya çıkarmaktadır. Benzer şekilde kas-iskelet sistemi ağrılarında da
uygulanması yararlı olacak ajan ve manevralarla ilgili bilgi netleşmesine gereksinim
vardır. Bu kitap projesi bu eksikliğin görülmesi sonucu ortaya çıkmış ve
konusunun uzmanı yazarlar tarafından ayrıntılı bir çalışma ile somutlamıştır.
"Ağrı” ilk baskısı acil serviste görülen ağrı oluşturan acil durumların tanı ve tedavisine
yönelik özet ve doğrudan pratiğe yönelik bilgi sunmak için tasarlanmıştır.
Amacımız acil sağlık çalışanlarına günlük pratiklerinde yardımcı olacak yararlı ve
doğru bilgilere en kısa zamanda ulaşabilecekleri bir kaynak sağlamaktır. Bölümler
hem kronik hem de akut ağrıya yol açan sorunların tanısı ve acil yönetimini vurgulamakta,
seçilmiş özgül hastalıkların yönetimini tartışmaktadır. Patofizyoloji tartışmaları
ve uzmanlık düzeyinde bilgi hedeflenmemiştir. Konular olabildiğince özet ve
pratiğe yönelik tutulmuştur. Güncel kaynaklardan ve yeni kılavuzlardan yararlanılmıştır.
Kanıta dayalı tıp kapsamı içinde değerlendirme yapılmış, kanıt değeri yüksek
güncel kaynaklardan öncelikle yararlanılmıştır.
Dileğim bu yapıtın, toplumumuzun hak ettiği yüksek nitelikli sağlık hizmetine
ayırımsız ulaşması için gecesini gündüzüne katan tüm birinci basamak ve acil
tıp çalışanlarına yardımcı olmasıdır.
Tüm emeği geçenlere, özellikle bu süreçte bana sabırla katlanan eşim Gülşah’a,
çocuklarımız Efe, Cansu ve Yağız’a teşekkürler.
Özgür Karcıoğlu