Türkiye'yi Keşfederek Sınırlarımı Aşarken

İnsanın kendisinden, ayrılıkla sonlanan bir ilişkiden ya da kariyer şansı tanımayan işinden kaçmaya çalışması gezi yazıları geleneğinde uzun süredir işlenen konular arasında. Ardında bıraktığı şeyden daha iyisini bulma umuduyla evlerinden ayrılır bu insanlar. Bu seçkideki denemeleri yazmaya başlayana dek, kendimi nereye ait hissettiğimi pek de düşünmemiştim. Seyahat, hayatımın öyle büyük bir parçası ki, seyahat etmediğim, yeni bir seyahat için keşif yapmadığım ya da planlarımı hayata geçirmek için para biriktirmediğim bir zamanı hatırlamıyorum desem yeridir. Sıradanlıktan uzaklaşıp devamlı yeni ve egzotik mekânlar arayan, bilinmeyenin peşine düşen bir turist olmuşumdur hep.

Türkiye’ye ilk geldiğimde, Avrupa’ya ve diğer uzak diyarlara doğru o muazzam sefere çıkan Avustralyalılar kervanının bir üyesiydim. Okyanusyalılar epeydir yetişkinliğe adeta böyle adım atar. Yabancı ülkelerin manzaraları, sesleri, kokuları rengârenktir, serüven ve sınırlarımızı zorlama iştahımızı kabartır. Macera çok zahmetli hale geldiğindeyse, tek bir geri dönüş bileti yardımımıza koşuverir. Belli bir vakitten sonra biraz yaş almış, çokça olgunlaşmış halde eve dönmemiz beklenir. Bazılarımız bir yıllığına ayrılır, bazılarımız hiç dönmemek üzere.

Sunuş

Padişahın Şehrinde

Göreme - Aydınlandığım Yer

Lisa’nın Küçük Adamları

Türkiye’de Geçirdiğim Ramazan

Kurban

Her Şey ve Daha Fazlası

Çalkala, Payetleri Silkele

Özgüvenle Alışveriş

Düğüne Giderken

Türkçenizi Geliştirme Kılavuzu

Fenerbahçe Parkı’nda Pazar Günleri

Lokum

Mahrem

Gün Işığımsın