BÖLÜM 1
2
GTTT 2016
Tedaviye uyum hasta ile hekim arasında güvene dayalı
bir ilişki kurulmuş ve hastalar tedaviye aktif olarak katıl-
mış-larsa daha iyi hale gelmektedir. Hekimler uygun soru-
larla hastaların özellikle davranışlarını sorgulamalıdır. So-
rulduğunda tıbbi tedaviyi düzenli sürdürmedeki, sigarayı
bırakma konusundaki tavsiyelere uymadaki veya güvenli
cinsel yaşam konusundaki kısmi uyumlarını itiraf etmek-
tedirler. Zorluklara rağmen sağlıkla ilgili mesajların veril-
mesi için yeterli zaman ayrılmalı ve iletişim sağlanmalıdır.
Tedavi uyumu basit bir soruyla anlaşılabilir. Hastaya
basitçe geçen ay boyunca doktorun size önerdiği ilaçları
ne sıklıkta kullandınız? sorusuyla tedavi uyumu saptanabi-
lir. Tedavi uyumunun anlaşılmasının diğer yolları: verilen
hapların sayılması ve kayıt edilmesi; ilaç ve metabolitle-
rinin kanda, idrarda ve tükürükte düzeylerine bakılması;
randevulara gelmeme yada tedaviye cevap vermeme du-
rumlarının izlenmesi; ve ilaçların beklenen etkilerinin ör-
neğin diüretiklerin neden olduğu kilo kaybının yada beta
blokerlerin bradikardi etkilerinin değerlendirilmesi olarak
sayılabilir. Bazı durumlarda tedaviye kısmi uyum tedaviye
hiç uymamadan çok daha iyidir. Örneğin hipertansiyon
yada diyabet tedavisinde hastanın kısmi uyumu hiç uyma-
maya göre daha iyidir. Bazı durumlarda kısmi uyum teda-
viye hiç uymamadan daha kötü sonuçlar doğurmaktadır.
Örneğin tüberküloz ve AIDS tedavisinde hastaların teda-
viye kısmi uyumu tedaviye hiç başlamamalarından daha
kötü sonuçlar doğurmaktadır.
►
►
Tedavide Rehberlik Prensipleri
Klinik uygulamalarda etik kurallara her zaman uyulmalı-
dır. Bazen hasta-hekim ilişkileri gibi mikro düzeyde bazen
de kaynakların dağıtımı gibi makro düzeyde etik kararlar
almak gerekebilmektedir. Uygun ve başarılı etik kararlar
için klinisyenin dürüst, adil, hasta yararını gözeten, şah-
si menfaatleri engelleyen, zarar vermemeyi taahhüt eden
gibi özellikleri taşıması ilkelere uyması gerekmektedir. Batı
tıbbı her geçen gün artan miktarda terminal dönemdeki
hastalara tedaviyi ne kadar sürdürmeleri yada kolerektal
kanser taraması yada meme kanseri tedavi yöntemi konu-
larında kararını vermek zorunda kalmaktadır.
Hekimlerin rolü tanı ve tedaviyle bitmemektedir. Em-
pati ile yaklaşan hekim ciddi hastalığı olanların ve onla-
rın ailelerinin yükünü azaltmakta ve ölüm durumu aşırı
vurgulanmamış olabilmektedir. Fransız sözü bu durumu
iyi açıklamaktadır: bazen tedavi verin, sıkça kurtarın, her
zaman rahat ettirin. Francis Peabody'nin nasihatı “Hasta
tedavisinin sırrı hasta için tedavidir”. Hassas ve hasta mer-
kezli iletişim becerilerinin geliştirilmesi hem hasta mem-
nuniyetini hem de hekim iş doyumunu artırmaktadır.
SAĞLIK HİZMETLERİ VE HASTALIKLARIN
ENGELLENMESİ
Koruyucu hekimlik birincil, ikincil ve üçüncül korunma
olarak üçe ayrılır. Birincil korunma hastalıklar için risk
faktörlerinin azaltılması ya da yok edilmesidir (örneğin
bağışıklama, sigaraya başlamanın engellenmesi yada si-
garanın bırakılması). İkincil korunma hastalıkların er-
ken tanısının sağlanmasıdır (örneğin: servikal karsinoma
yada displazinin tanısı için yapılan rutin servikal Papani-
colaou tarama testi). Üçüncül korunma tablosu oturmuş
hastalığın etkisini azaltmaya yöneliktir (örneğin: lokalize
meme kanserinin kontrolü için radyoterapi yada parsiyel
mastektomi yapılması). Tablo 1-1 ve 1-2 de ABD'de tah-
mini en sık ölüm nedenleri engelenebilir ölüm nedenleri
gösterilmiştir. Bununla beraber bireylerin pek az bir kısmı
bu önemle önerilen tarama programlarına katılmaktadır.
En üst sıradaki 3 koruyucu klinik uygulama yüksek riskli
erişkinlere aspirin verilmesi, sigara bağımlılığının izlen-
mesi ve etkin müdahale ve çocuklarda bağışıklamadır. Sı-
ralamada üst sıralarda yer alan diğer klinik uygulamalar
50 yaşın üzerindeki bireylerin kolorektal kanser açısından
taranması, pnömokok hastalığına karşı 65 yaş üzeri birey-
lerin aşılanması, genç kadınların Klamidyal enfeksiyonlar
açısından taranmasıdır. Bununla beraber bu hizmetlerin
kullanımı istenilen düzeyde değildir. İnteraktiv hasta kayıt
işlemlerini de içeren hasta ve hekim uyarı sistemleri, sağlık
bakım alanlarının yeniden düzenlenmesi, finansal destek
olanaklarının sağlanması koruyucu sağlık hizmetlerinden
yararlanımı artırdığı düşünülen müdahalelerdir.
Coleman CI et al. Dosing frequency and medication adherence in
chronic disease. J Manag Care Pharm. 2012 Sep;18(7): 527–39.
[PMID: 22971206]
Desroches S et al. Interventions to enhance adherence to dietary
advice for preventing and managing chronic diseases in adults.
Cochrane Database Syst Rev. 2013 Feb 28;2:CD008722. [PMID:
23450587]
Inadomi JM et al. Adherence to colorectal cancer screening: a ran-
domized clinical trial of competing strategies. Arch Intern Med.
2012 Apr 9;172(7):575–82. [PMID: 22493463]
Viswanathan M et al. Interventions to improve adherence to selfad-
ministered medications for chronic diseases in the United States:
a systematic review. Ann Intern Med. 2012 Dec 4;157(11):785–
95. [PMID: 22964778]
Tablo 1-1.
ABD’de en sık ölüm nedenleri, 2006
Kategoriler
Tahmini ölüm sayısı
Tüm ölümler
2,425,901
1. Kalp Hastalıkları
629,191
2. Malign neoplaziler
560,102
3. Serebrovasküler hastalıklar
137,265
4. Kronik Alt SolunumYolu
Hastalıkları
124,614
5. Kazalar
117,749
Motorlu taşıt kazaları
44,572
Diğer tüm kazalar
73,177
6. Alzheimer
72,914
7. Diyabetus Mellitus
72,507
8. Influenza ve Pnömoni
56,247
9. Nefrit, nefrotik sendrom ve
nefroz
44,791
10. Septisemi
34,031
Tüm diğer ölümler
576,491
Kaynak: ABD Ulusal Sağlık İstatistikleri, 2006.